Fındık'a
Fındık`a
Muhtemelen, bu son gecen. Fiziksel olarak, annenin ve Defne’nin dibinde geçireceğin son saatlerin. Bu kadar net bazen hayat. Beden-madde başka bir varlığa (mesela bir ağaca) dönüşmek zorunda. Ama sen fiziği boş ver; çünkü örnek olarak ben, senin ruhunu sevdim, diğer herkes gibi...
Sıcacık tombalak göbeğini, kızgın ve aksi suratının tatlılığını, kapının dibinde saatlerce inatla miyavlamanı ve her defasında yemek yemeyi başarabilmeni, bazı anlarda üç aylık bebeğe dönüşebilmeni, üstüne onlar gibi ses çıkarmanı, bazen koridordaki kalorifer borusunun dibine yatıp hüzünlü hüzünlü bakmanı ve benim rastlamadığım daha bir sürü tatlılığını özleyeceğim. Ama dedim ya, tüm bunlar ruhunun bir parçası olduğu için sen gitmeyeceksin, bedenin gitse de. Senle pek vakit geçiremedim, ama ruhunun bir parçasını benim ruhuma işledin. Eminim benim ruhumun bir parçasıda sende.
Ben ölünce sen çoktan bir ağaç olmuş olursun. Bana rehberlik edersin umarım zamanım gelince : )
İyi uykular Fındık
(Fındık, onbeş yaşında pankreas kanserinden öldü. Hep beraber ve güzel bir törenle, Kalamış'ta bulunan bir evin bahçesine gömdük.)